Remzi YAY
Kılavuz Aramayalım

Dünyamızda insanlar doğru yolu bulmak için kılavuz kullanır. Dinen Kılavuzumuz, Kur’an-ı Kerim ve âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammet (S.A.V.)’dir.
Siyasetçilerimizin, ülke yöneticilerimizin de kılavuzları vardır. Bu kılavuz karga olursa, takip edenin burnu pislikten kurtulmaz. Hele kılavuzu şeytan, şeytanlaşmış insan olursa; sonu cehennem olur.

Siyasetçilerimizin kılavuzu önce Peygamber Efendimiz (S.A.V.), sonra da Mustafa Kemal Atatürk olmalıdır. Musatafa Kemal Atatürk’ün yaptığı yatırım hamleleri ve işler örnek alınmalıdır. Onun başlattığı yatırım ve kalkınma modeli geliştirilerek ilerletilmelidir. Tersaneler, silah fabrikaları, şeker fabrikaları, uçak fabrikası (Kayseri), Kırıkkale mühimmat fabrikası, onun zamanında nicelik olarak belki az olabilir. Ancak Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığının yapı taşlarını oluşturması çok değerlidir.
                Hem siyasi bağımsızlık, hem de ekonomik bağımsızlık için birçok hamleler yapmıştır. Elektrik santrali, çelik fabrikası, çimento fabrikası, İstanbul (Ford Munto) fabrikası, Bursa süt fabrikası, İzmit Paşabahçe şişe ve cam fabrikası, Zonguldak antrasit fabrikası, Keçiborlu kükürt fabrikası, Isparta gülyağı fabrikası, Ankara Çubuk barajı, Nuri Demirağ uçak fabrikası, sigara fabrikaları, Karabük demir çelik fabrikası, İzmir klor fabrikası...
                Yüz yıl önce Mustafa Kemal Atatürk, ülkesinin elindeki imkânlarla kaynaklarını çıkarıp değerlendirme, halkının hizmetine sunmayı düşünmüştür. Bu da tam bağımsız bir ülkenin yapabileceği bir şeydir, bu yaptıkları... Mustafa Kemal Atatürk’ün kılavuzu, halkının refah içinde yaşaması için Avrupalı ülkelerin kalkınma modelli olmuştur.
                Ülkenin ekonomisini düzeltmek için İMF’yi kılavuz edinen siyasetçilerimiz de olmuştur. Sonuç; kambur üstüne kambur... Borcu borçla kapatmak, faiz ödemeleri, kapitülasyonlar… Ekonomide de siyasette de bağımsız bir ülke olmalıyız. İdarecilerimiz bu hedefi gütmeli, bu yol üzere olmalı, ray atlaması yapmamalıdır.
                Eğer toprağımızın altında nadir elementler varsa, eğer toprağımızın altında kıymetli madenlerimiz varsa; bu değerlerimizi sadece ve sadece ülkemiz çıkarmalı. Bir Avrupalı, bir Amerikalı sermaye ile iş birliği yapılmamalıdır.
                Eskiden ülkenin değerli madenlerini ele geçirmek için savaşlarla o ülke ilhak edilir, madenleri sömürülür, sonra da dımbızlak bırakılırdı. Oysa şimdi toprak yerine ülkenin başındaki idareyi ele geçirmeleri yeterli olabiliyor... İdarenin açıkları, zaafları üzerinden tüm değerli madenleri sömürülüyor. Arapların petrolü buna en güzel örnektir.
                Irak, Suriye, Katar, Arabistan’ın başlarındaki şeyhi, sultanı, kralları istedikleri gibi kullanırlar. Ülkemiz bu ülkeleri kullanan şeytanları asla kılavuz edinmesin inşallah. Atatürk’ten başka kılavuz aramasın inşallah. Atatürk’ün açtığı yoldan hafif dahi sapma varsa, düzeltilsin inşallah.