Selim ATAŞ
AYDINLARA BAK!

                Milletimizi sıkıntıya sürükleyen, acılara kıvrandıran siyasi ve sosyal hataların hiçbiri millet tarafından çıkarılmamış, millete zorluk çıkaranlar her zaman sözde AYDINLAR olmuştur. Diyebiliriz ki aydın, planlayıcı olması hesabıyla bu durum doğmuştur. Ancak bizim aydınlar kadar hesaplarında yanılmış, hedefine ulaşamamış bir aydın topluluğunun başka bir ülkede bulunmadığı da bir gerçektir.
                Zaten başka milletler bir kere hesabı tutmayan aydını bir daha ilelebet hesap başına oturtmayacak kadar uyanıktırlar. Biz ise aldananı ve aldatanı tekrar tekrar aldansın veya aldatsın diye devam ettiririz…
                Fazla geriye gitmeden 27 Mayıs darbesinden başlayalım… Yapılan darbeler tamamen aydın görünen ve milletin malıyla milleti sindirenler tarafından yapılmış, iktidarları deviren, Başbakan ve Bakanları idam edenler, ülkeyi yıllarca geriye götürenler, millete çile çektiren zorbalar kendilerine aydın demişlerdir.
                Milletin teveccühüne sunulan anayasanın oylanması sırasında bile hilebazlıkla sonuca varmışlardır. Aydın zümrenin iddiasına göre; 1961 anayasası çağımızın en ileri, siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik hak ve hürriyetlerini getirmiştir. Ancak bir süre sonra bu anayasayı hazırlayanların da dahil olduğu bir kısım aydınlar, yaptıklarını kendileri de beğenmemişlerdir.
                Ve değiştirmeye kalkmışlar, hatta değiştirmişlerdir. Ancak bu değişim öncesi millete nelere mal olmuştur? Yine bir kısım aydınların görüşüne göre; 1961 anayasasının yetersizliğinden doğmuş bir harekettir. Aydınlarımız seçim sisteminde milli bakiye usulünü getirmiş fakat bu usulün karışıklıklarını gördükten sonra kendileri bile şaşırmışlardır... Netice koalisyonlara varmış, uyumsuz ortaklar yüzünden memleket ve millet çok şey kaybetmiştir...
                Diyebiliriz ki her seferinde aydınlarımız kar helvasına sahip olmuşlardır. Fakat misalen kendileri de beğenmiyorlar. Onlar bir şeyler uyduradursunlar, zaman su gibi akıp gidiyor... Ve bu keşmekeşte hiçbir kusuru, günahı olmayan millet hatalarının faturasını ödüyor. Yani yanlışı yapan aydınlardır, çileyi çeken millettir...
                Aydınları tahminlerinde ve hesaplarında defalarca hataya sürükleyen birinci sebep, aynı vatanı paylaşmakla birlikte milleti tanımamalarıdır. Alışkanlıklarını, inançlarını, geleneklerini, nefret ve sevgilerini bilmediklerinden problemlerinin de kaynağını isabetle tespit edememişlerdir. Bir takım yanlış teşhislere, yanlış reçeteler vermektedirler. Aydınların yanılması buradan başlıyor...
tasarım59 reklam paketi
                Ülkemizde aydın yaşama tarzı milletten ayrıdır. Millet ekseriyetinin bağlı bulunduğu değerlere tamamıyla sırt çevirmiştir. Kılığından, kıyafetinden tutunuz; dildeki vurgulara kadar her şeyinde bir başkalık, millet ekseriyetine ters gelen bir tuhaflık vardır... Halkçılığı yalnız sözündedir; davranışları, alışkanlıkları, hal ve tavırları iddiasının tam tersi bir görünüm arz eder. Hakiki münevver aydınlarımızı tenzih ederiz. Bu kopukluk dini noktada zirveye ulaşır. Aydın kesim, dini değerlere karşı lakayt hatta çok kere düşman tavırlara sahiptir.
                Kanaatimizce dindar münevverlerimize çok iş düşüyor. Çünkü milletin en çok ehemmiyet verdiği değer, dini değerlerdir. Ve dinini seven, yaşayan ve benimseyen bir okumuşu hasretle bağrımıza basmaya hazırız…


Yayınlanma Tarihi : 17/12/2024 00:55
Okunma Sayısı : 141

MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?


Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
reklam 1
Günlük Kurlar