Bir ülkenin ekonomik göstergelerinden biri sanayi yatırımlarıdır. Bu yatırımları üretime dönüştüren de fabrikalardır. Çalışan her bir fabrikanın bacası tütmeye devam eder. İnsan sağlığını tehdit eden ve her geçen gün artmaya devam eden hava kirliliği, bacasız sanayiye yön vermeye sebep olsa da; göz ardı edilmeye devam eden denetimler ve fabrikaların bu yapıya uygun olmayan ilerleyişleri bacasız sanayide yol almakta ne kadar güçlük çekileceğini öngörmektedir.
Sanayi yatırımları kadar ülke ekonomisine yarar sağlayan, döviz getiren diğer bir ekonomik kaynak ise turizmdir. En azından çevreyi kirleten bir bacası yoktur. Bu sebeple de ‘Bacasız Sanayi’ olarak adlandırılmıştır. Turizm sektörü bacasız sanayi olarak adlandırılarak dilden dile dolaşan, geniş ve kabul görmüş bir düşüncedir.
Ülke ekonomisine fazlasıyla katkı sağlayan bacasız sanayiye yakından baktığımızda; yurdumuzun her yerinde yer alan, sayısızca görülmeye değer paha biçilmez tarihimiz ve doğal güzelliklerimiz, turizm sektörüne hizmet vermek amacında yok edilmeye, tahrip edilmeye başlamıştır. Turizme talip olanın doğayı gözü gibi koruması gerekir. Bizler ise, tesisleri çoğaltalım derken ormanından yeşiline doğayı tahrip ediyor, sahillerimizi de beton yığınlarına dönüştürüyoruz. Sahil kenarları, oteller ve benzerlerinin kuruluşlarından dolayı büyük zarar görmüştür. Tıpkı evimizi, çevremizi sevgisiyle, sıcaklığıyla, emeğiyle, güzelliğiyle hiçe sayılan kadınlarımız gibi!.. Sizler şimdi diyorsunuz ki; bacasız sanayiden kadına nasıl geldik? Yaşadığımız ülkenin her yerinde adını cennet köşeleri gibi tarif ettiğimiz güzelliklerin içerisinde kadınlarımız da var. Kimisi çevresini tahrip eder,kimisi de yuvasındaki en değerlisini!...
Cumhuriyetten sonra ülke ekonomisinin içerisinde kendini göstermeye başlayan kadınlarımız, ataerkil bir toplum yapısında yetiştirilmiş olup; kendi fikirleri, düşünceleri ve yapmak istedikleri değil de yaşamış olduğu o yerin yapısına göre hareket etmek durumunda bırakılmıştır. Bastırılan duygularına, sesini duyurmak isteyip de engelleyenlere rağmen adından söz ettirmeyi başarmıştır. Gelişimin içerisinde gelişmemekte ısrar eden ve yetiştirilmemizdeki öğretilmiş dayatmamızda, özgürlüğü elinden alınmış ne çok kadınlarımız var. Kadın çalışsa da bağımlıdır evine, eşine, çocuğuna. Emeğini katar, sevgisini yumak yumak işler yine de bitmez fiziksel ve psikolojik şiddeti!.. Kadınımızın karnından sıpayı, sırtından da sopayı eksik etmeyelim düşünceleri yok olsun ve cennet gibi doğal güzellikleri olan bacasız sanayi evlerimizin içerisinde de süregitsin.
Bilinçli, sağduyulu yaşayanların olduğu bir gelecek istiyorsak, kendinden emin kadınlarımızın düşüncelerini yok etmeyelim ki; dünyamız renklensin, aydınlansın. Aydınlansın ki geleceğin ekonomisine katkı sağlayan milyonlarca yıldız olsunlar. Kim bilir; birçok parlak fikir, düşünceleri ve duyguları bastırılmış kadınlarımızdan çıkar.
Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha da büyük hale getirir.
- Ona bir ev verirseniz, size bir yuva verir,
- Ona bir sebze verirseniz, size yemek verir,
- Ona bir gülümseme verirseniz, size kalbini verir,
- Ona saygı gösterip değerli olduğunu hissettirirseniz, size dünyaları verir.
Ne var ki kadın, anlatmayla bitmez. Kendisine verileni çarpıp çoğaltarak size geri verir.

Sanayi yatırımları kadar ülke ekonomisine yarar sağlayan, döviz getiren diğer bir ekonomik kaynak ise turizmdir. En azından çevreyi kirleten bir bacası yoktur. Bu sebeple de ‘Bacasız Sanayi’ olarak adlandırılmıştır. Turizm sektörü bacasız sanayi olarak adlandırılarak dilden dile dolaşan, geniş ve kabul görmüş bir düşüncedir.
Ülke ekonomisine fazlasıyla katkı sağlayan bacasız sanayiye yakından baktığımızda; yurdumuzun her yerinde yer alan, sayısızca görülmeye değer paha biçilmez tarihimiz ve doğal güzelliklerimiz, turizm sektörüne hizmet vermek amacında yok edilmeye, tahrip edilmeye başlamıştır. Turizme talip olanın doğayı gözü gibi koruması gerekir. Bizler ise, tesisleri çoğaltalım derken ormanından yeşiline doğayı tahrip ediyor, sahillerimizi de beton yığınlarına dönüştürüyoruz. Sahil kenarları, oteller ve benzerlerinin kuruluşlarından dolayı büyük zarar görmüştür. Tıpkı evimizi, çevremizi sevgisiyle, sıcaklığıyla, emeğiyle, güzelliğiyle hiçe sayılan kadınlarımız gibi!.. Sizler şimdi diyorsunuz ki; bacasız sanayiden kadına nasıl geldik? Yaşadığımız ülkenin her yerinde adını cennet köşeleri gibi tarif ettiğimiz güzelliklerin içerisinde kadınlarımız da var. Kimisi çevresini tahrip eder,kimisi de yuvasındaki en değerlisini!...
Cumhuriyetten sonra ülke ekonomisinin içerisinde kendini göstermeye başlayan kadınlarımız, ataerkil bir toplum yapısında yetiştirilmiş olup; kendi fikirleri, düşünceleri ve yapmak istedikleri değil de yaşamış olduğu o yerin yapısına göre hareket etmek durumunda bırakılmıştır. Bastırılan duygularına, sesini duyurmak isteyip de engelleyenlere rağmen adından söz ettirmeyi başarmıştır. Gelişimin içerisinde gelişmemekte ısrar eden ve yetiştirilmemizdeki öğretilmiş dayatmamızda, özgürlüğü elinden alınmış ne çok kadınlarımız var. Kadın çalışsa da bağımlıdır evine, eşine, çocuğuna. Emeğini katar, sevgisini yumak yumak işler yine de bitmez fiziksel ve psikolojik şiddeti!.. Kadınımızın karnından sıpayı, sırtından da sopayı eksik etmeyelim düşünceleri yok olsun ve cennet gibi doğal güzellikleri olan bacasız sanayi evlerimizin içerisinde de süregitsin.
Bilinçli, sağduyulu yaşayanların olduğu bir gelecek istiyorsak, kendinden emin kadınlarımızın düşüncelerini yok etmeyelim ki; dünyamız renklensin, aydınlansın. Aydınlansın ki geleceğin ekonomisine katkı sağlayan milyonlarca yıldız olsunlar. Kim bilir; birçok parlak fikir, düşünceleri ve duyguları bastırılmış kadınlarımızdan çıkar.
Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha da büyük hale getirir.
- Ona bir ev verirseniz, size bir yuva verir,
- Ona bir sebze verirseniz, size yemek verir,
- Ona bir gülümseme verirseniz, size kalbini verir,
- Ona saygı gösterip değerli olduğunu hissettirirseniz, size dünyaları verir.
Ne var ki kadın, anlatmayla bitmez. Kendisine verileni çarpıp çoğaltarak size geri verir.

MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar