Cumhuriyet, Türkçe sözlükte, Ulusun egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığı ile kullandığı devlet biçimi olarak tanımlanmıştır. Yeni rejimin kurucusu Mustafa Kemal Paşa, daha Erzurum Kongresi esnasında, Mazhar Müfit Kansu’ya zaferden sonra hükümet şeklinin Cumhuriyet olacağını not ettirmişti.
-Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra, ikinci Büyük Millet Meclisi, 1923 yılı Ağustosu’nda çalışmalarına başladı. 27 Ekim 1923’te istifa eden Fethi (Okyar) Bey’in başında bulunduğu hükümetin yerine yenisinin kurulamaması sonucunda hükümet bunalımının yaşanması, Meclis Başkanı’nın yetkilerinin ise bu işi çözmede yetersiz kalması, devlet başkanına olan ihtiyacı ortaya çıkarıyordu. Hükümet bunalımının meclis hükümeti sistemi nedeniyle aşılamaması, kabine sistemine geçmek, dolayısıyla da Cumhuriyeti ilan etmek için uygun bir siyasal ortam yarattı. Bu durum karşısında, 28 Ekim 1923 akşamı Mustafa Kemal Paşa Çankaya Köşkü’nde yemek esnasında arkadaşlarına; “Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz” diyerek fikrini belirttikten sonra, 1921 tarihli Anayasa’da yapılan değişikliklerle 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildi. Buna göre; “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. İdare şekli, halkın kendisi kaderini kendisinin tayin edeceği temeline dayanır. Devletinin hükümet şekli Cumhuriyet’tir. Türkiye Cumhurbaşkanı, TBMM genel kurulunca kendi üyeleri arasından seçilir. Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından Meclis üyeleri arasından seçilir…”
-Bu değişikliklerle rejimin adı konmuş ve Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı, İsmet Paşa Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı sıfatını kazanmıştır.
Cumhuriyet’in ilk 15 yılında eğitim konusunda yapılanları anımsatmak istiyoruz:
-Cumhuriyet’ten önce sıbyan mektepleri ile iptidai mekteplerde yapılan ilköğretim, istenilen amacı gerçekleştiremiyordu. Zira 1920’lerde okuma yazma bilenlerin oranının %10 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Toplumun çağdaşlaşmasının kadın erkek tüm nüfusun eğitilmesi ile sağlanabileceğine inanan Atatürk, 1922’de yaptığı bir konuşmasında: “Maarif programlarımızın, maarif siyasetimizin temel taşı cehlin izalesidir (Cehaletin ortadan kaldırılmasıdır.) Bu izale edilmedikçe (cehalet ortadan kaldırılmadıkça) yerimizdeyiz. Yerinde duran şey geriye gidiyor demektir.”sözleri ile, öncelikle bilgisizliğin ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulamıştır. Bunun için, ilköğretim yaygınlaştırılarak parasız ve zorunlu hale getirilmiştir. İlkokuldaki eğitimin gayesi, çocukları milli hayata hazırlamak olarak belirlenmiştir.
-Aşağıdaki tabloda Cumhuriyet’in kuruluşu 1923-24 öğretim yılı ve 1937-38 öğretim yılı dönemlerinde ilk, orta ve lise’de okul, öğrenci ve öğretmen sayıları sunulmuştur:
-Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra, ikinci Büyük Millet Meclisi, 1923 yılı Ağustosu’nda çalışmalarına başladı. 27 Ekim 1923’te istifa eden Fethi (Okyar) Bey’in başında bulunduğu hükümetin yerine yenisinin kurulamaması sonucunda hükümet bunalımının yaşanması, Meclis Başkanı’nın yetkilerinin ise bu işi çözmede yetersiz kalması, devlet başkanına olan ihtiyacı ortaya çıkarıyordu. Hükümet bunalımının meclis hükümeti sistemi nedeniyle aşılamaması, kabine sistemine geçmek, dolayısıyla da Cumhuriyeti ilan etmek için uygun bir siyasal ortam yarattı. Bu durum karşısında, 28 Ekim 1923 akşamı Mustafa Kemal Paşa Çankaya Köşkü’nde yemek esnasında arkadaşlarına; “Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz” diyerek fikrini belirttikten sonra, 1921 tarihli Anayasa’da yapılan değişikliklerle 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildi. Buna göre; “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. İdare şekli, halkın kendisi kaderini kendisinin tayin edeceği temeline dayanır. Devletinin hükümet şekli Cumhuriyet’tir. Türkiye Cumhurbaşkanı, TBMM genel kurulunca kendi üyeleri arasından seçilir. Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından Meclis üyeleri arasından seçilir…”
-Bu değişikliklerle rejimin adı konmuş ve Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı, İsmet Paşa Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı sıfatını kazanmıştır.
Cumhuriyet’in ilk 15 yılında eğitim konusunda yapılanları anımsatmak istiyoruz:
-Cumhuriyet’ten önce sıbyan mektepleri ile iptidai mekteplerde yapılan ilköğretim, istenilen amacı gerçekleştiremiyordu. Zira 1920’lerde okuma yazma bilenlerin oranının %10 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Toplumun çağdaşlaşmasının kadın erkek tüm nüfusun eğitilmesi ile sağlanabileceğine inanan Atatürk, 1922’de yaptığı bir konuşmasında: “Maarif programlarımızın, maarif siyasetimizin temel taşı cehlin izalesidir (Cehaletin ortadan kaldırılmasıdır.) Bu izale edilmedikçe (cehalet ortadan kaldırılmadıkça) yerimizdeyiz. Yerinde duran şey geriye gidiyor demektir.”sözleri ile, öncelikle bilgisizliğin ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulamıştır. Bunun için, ilköğretim yaygınlaştırılarak parasız ve zorunlu hale getirilmiştir. İlkokuldaki eğitimin gayesi, çocukları milli hayata hazırlamak olarak belirlenmiştir.
-Aşağıdaki tabloda Cumhuriyet’in kuruluşu 1923-24 öğretim yılı ve 1937-38 öğretim yılı dönemlerinde ilk, orta ve lise’de okul, öğrenci ve öğretmen sayıları sunulmuştur:
1923 – 24 1937 -38. Artış sayısı. Artış %si
İlkokul:
Okul sayısı. 4.894 6.700. 1.806 40
Öğrenci sayısı 341.941 746.691 404.750 118
Öğretmen sayısı 10.238 15.775 5.537 54
Ortaokul:
Okul sayısı 72 140 68 94
Öğrenci sayısı 5.905 74.107 68.202 1156
Öğretmen sayısı 796 2.840 2.044 257
Lise:
Okul sayısı 23 68 45 196
Öğrenci sayısı 1.241 21.000 19.759 1647
Öğretmen sayısı 513 1.164 651 127
Tabloda görüleceği gibi 1923-1937 döneminde ilkokul sayısı % 40, ilkokul öğrenci sayısı % 118, ilkokul öğretmen sayısı % 54 oranında; ortaokul okul sayısı % 94, öğrenci sayısı % 1.156, öğretmen sayısı % 257 oranında, lise okul sayısı % 196, öğrenci sayısı % 1.647, öğretmen sayısı % 127 oranında artış gerçekleşmiştir. (Kaynak: Atatürk ve Türk İnkılap Tarihi, Editör: Prof. Dr. Fatma Acun, Siyasal Yayınevi, 13.Baskı, 2015, Ankara.) 22.10.2019
MURATLIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU NEDİR?
Çevre ve hava kirliliği
Ulaşım ve otopark
Çarpık kentleşme
Alt yapı ve kanalizasyon
Asayiş ve uyuşturucu
Yeşil alan ve parklar
Yol ve kaldırımlar
Günlük Kurlar